Günümüzde kalp ve damar hastalıklarının yaygınlaşması ile erken tanıya

yönelik çabaların artmasına yol açtı. 

Vücudumuzun tüm organlarını besleyen kan damarları daha çocukluk yaşları itibaren daralma süreci ile karşı karşıya kalmaktadır.O yaşlarda başlayan daralma süreci tüm vücut damarlarında görülebilmektedir.Bu süreç ise gibi etkisini ancak uzun yıllar sonrasında göstermektedir.Yediğimiz besinler , stres faktörleri , sigara , şeker hastalığı , kollestrol yüksekliği ve aile faktörü bu süreç üzerinde doğrudan etki yaparak daha erken yaşlarda damarların tam tıkanmasına neden olurlar.

Kalp ve damar sistemi ise vücudun diğer tüm damarları gibi bu süreçten (Ateroskleroz) etkilenmektedir.Damar daralması için risk faktörü olarak saydığımız faktörlerden bazıları:

Yüksek tansiyon , obezite ,yüksek kan kollestrolü, sigara ,egzersiz eksikliği ve aileden gelen genetik özellikleri sayabiliriz.

Aslında kalp damarları diğer damarlara nazaran daha erken etkilenmektedirler. Damarın darlığı ilerledikçe kişide o organa ait şikayetler başlar.Kalpte ise damar daralması yürümekle gelen göğüste sıkışma , baskı hissi , nefeste tıkanma ve halsizlik gibi belirtiler ile kendini gösterir.Bu aşamada erken tanı hasta için hayati önem arz etmektedir.Erken tanı sayesinde kişi kalp krizi geçirmeden damara yapılacak müdahele ile sağlığına kavuşmaktadır.Erken tanı için yapılan elektrokardiyografi , efor testi , miyokard perfüzyon sintigrafi testlerinin yanında koroner anjiyografi işlemi de bulunmaktadır. Koroner anjiografi işlemi için kasıktaki atardamara yerleştirilen bir kanal ile kalbe ulaşılıp , kalp damarının açıldığı yerden verilen radioaktif maddenin damar içerisindeki dağılımının sonucu meydana getirdiği görüntünün alınmasından ibarettir.Anjiografinin üstünlüğü hastanın kalp damarlarından elde edilen görüntüler temelinde damar daralması ile ilgili diğer tetkiklere kıyasla çok daha üstün bilgiler vermesinden kaynaklanmaktadır.

Anjiografinin Riskleri:

Bu işlemin riskleri yapan doktorun , ekibin deneyimi ve tecrübesine bağlıdır.Ayrıca önceden ön görülmeyen birçok riski de beraberinde taşımaktadır.Bu riskler her ne kadar oranları düşük olsa da 1000 ‘ de 1 ‘den 500 ‘ de 1’e kadar değişen rakamlar ile hesaplanmaktadır.Bütün bunlara rağmen hastanın damar daralması ile ilgili taşıdığı hayati risk hiçbir zaman anjionun yarattığı risk ile karşılaştırılamaz ve altın değerindeki bir tanı metodu olarak anjiyo her zaman en başta yar almaktadır.

Sonuç:

Anjio işleminin zorluğu ve riskleri bizleri bu alanda daha az riskli yöntemlere doğru yönlendirmektedir.Kanamasız yöntemler ile yapılan değerlendirme metodları henüz emekleme aşamasında olup klasik anjiografinin yerini alması için daha çok bilgi ile tecrübeye gereksinim vardır.

Sağlıklı Günler Dileriz.

Branş Doktorlarımız

E-Hizmetler