İç Hastalıkları tıbbın tüm klinik branşlarına temel teşkil eden bir

disiplindir. Sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların büyük çoğunluğu iç

hastalıklarının ilgi alanına girmektedir. Hastanemizde İç Hastalıkları

uzmanı tarafından 24 saat ayaktan ve yatan hasta hizmetleri

verilmektedir.  

Şeker Hastalığı ( Diabetes Mellitus)

Tiroid Hastalıkları (Guatr)

Hematolojik (Kan ile ilgili) Hastalıklar,

Akciğer Hastalıkları,

Mide Barsak Hastalıkları(ülser , gastrit, dispepsi)

Kolesterol ve Trigliserid ( Kan Yağlarının Yüksekliği)

Akut ve Kronik Böbrek Yetmezlikleri,

İdrar yolu enfeksiyonları,

Yüksek Ateş ile Seyreden Hastalıklar,

Romatizmal Hastalıklar,

Besin Zehirlenmesi,

Hipertansiyon,

Karaciğer hastalıkları,

Diabetes Mellitus

Diabetes Mellitus (Şeker Hastalığı) ve türleri

Diyabet (şeker hastalığı), toplumda sıkça görülen ve son zamanlarda sıklığı giderek artan kronik ve önemli organları tutabilen bir hastalıktır. Hastalık temelde karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını da yakından ilgilendiren ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır. Hastalık kendisini temel olarak kanda yüksek glukoz düzeyleri ve bunun ortaya çıkardığı klinik sonuçlar ile göstermektedir. Hastalıktaki temel sorun yükselmiş olan glukozun hücre içerisine yeterince girememesi ve hücre için temel enerji kaynağı olarak kullanılamamasından kaynaklanmaktadır. Bu durum ya pankreasın yeterince insülin salgılayamaması ( Tip 1 diabet) ya da salgılanan insülinin hedef dokuda reseptör duyarsızlığından (Tip 2 diabet) kaynaklanmaktadır. Hastalığın tip tayini son derece önemlidir. Çünkü yapılan tip tayinine göre tedavi süreci değişiklik göstermektedir.


Tip 1 Diabetes Mellitus

Pankreasta insülin üreten hücrelerin harap edilmesi ile ortaya çıkar. Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Bu hastalarda vücudun kendi savunma sistemi tarafından, insülin üreten beta hücreleri harap edilmektedir. Buna otoimmünite adını vermekteyiz. Bu durumda bağışıklık sistemimiz kendi hücrelerini yeterince tanıyamamaktadır. Sonuçta insülin üretilemez ve yukarda da belirtildiği gibi glukoz hücre içerisine giremez ve yakıt-enerji olarak kullanılamaz. İnsülin olmadığı sürece kan şekeri yüksek kalır. Bu hastalar insülin eksik olduğundan devamlı insülini dışarıdan almak zorundadırlar. Bu sebeple bu hastalara insüline bağımlı diyabet adını vermekteyiz. Bu olgularda şeker düşürücü ağızdan alınan ilaçların hiçbir faydası yoktur. Çünkü insülin pankreastan yeterince üretilememektedir.

İnsülin vücuda en iyi deri yoluyla emildiği için, uygulamaları da deri altı enjeksiyonla olmaktadır. Bu amaçla kalem, enjektör ya da pompa yardımıyla bu işlem yapılabilmektedir.

Tip 2 Diabetes Mellitus

Tip 2 Diyabet genellikle erişkinlerde kişilerde görülmektedir. Bu hastalarda hastalığın ortaya çıkmasına neden olan durum pankreastan kana yeterince insülin salgılanamamasından daha önemli olarak, üretilen insülinin vücutta yeterince etki gösterememesi sonucudur. Bunun da nedeni üretilen insülinin hedef dokudaki rseptörlerine bağlanmadaki problemdir. Bu hastalara, hastalıklarının başlangıç döneminde insülin ihtiyacı göstermediğinden dolayı bunlara insüline bağımlı olmayan diyabetes mellitus adı da verilmektedir. En sık görülen diyabet (şeker hastalığı) tipidir. Genellikle 35 yaşından sonra sonra ortaya çıkar. Tedavisi Tip 1 diabete göre farklılık gösterir. Tedavisinde beslenme alışkanlıklarının düzeltilmesi, şişman hastalarda kilo verilmesinin sağlanması, düzenli egzersiz ve ağız yoluyla alınan kan şekerini düzenleyen ilaçlar verilebilir. Fakat olguların az bir kısmında hastalık ilerleyici seyrettiğinden dolayı insülin ihtiyacı da gerekebilir.

Bozulmuş glikoz toleransı (Gizli Şeker)
Bozulmuş glukoz toleransı gizli şeker olarak ta adlandırılmaktadır. Bu hastalar, genellikle kilolu kimselerdir. Bu hastaları tanımlatacak kan şekeri durumu; Hastanın <b<>açlık kan şekerinin 110-126 mg/dl arasında olması ve bu hastaya yapılan şeker yükleme testi sonucunda 2.saat kan şekerinin 140-200 mg/dl arasında olmasıdır. Bu hastalarda diabetin tipik semptomları gözlenmemektedir. Bu hastaların tedavisinde genellikle yaşam koşullarını düzeltmek, kilo verilmesini sağlamak, seçilen olgularda metformin adı verilen kan şekerini düşürüp metabolizmayı düzenleyen ilaçları başlamak olarak sıralanabilir.</b<>

Klinik bulgular
Hastalıkta ilk ortaya çıkacak olan bulgu , insülin eksikliğinden ya da direncinden dolayı hücre içerisine giremeyip kanda düzeyleri yükselen glukoza bağlıdır. Glukoz düzeyleri yükseldikçe idrarla atılan glukoz da artacak ve beraberinde sıvı atılımını da arttıracağından dolayı hasta sıkça ve volümlü idrara gidecektir. Buna poliüri adını vermekteyiz. Buna bağlı olarakta vücut sıvı kaybedeceğinden dolayı hasta su alımını arttıracaktır. Buna da polidipsi adını vermekteyiz. Onun dışında halsizlik, kilo alımı, kilo kaybı, iştah artması, tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları, tekrarlayan vajinal iltihaplanmalar, çabuk yorulma, şuurda dalgalanmalar, görme ile ilgili bozukluklar, ayaklarda uyuşma gibi şikayetler de eşlik edebilmektedir.

Hastalığın tanısı nasıl konur?

-Tanımlanan diyabet bulguları olan bir kişide (çok su içme, çok idrara çıkma veya açıklanamayan kilo kaybı) rastgele ölçülen plazma glukoz düzeyinin 200 mg/dl veya üzerinde olması,

– En az iki kez ölçülen açlık kan şekerinin 126 mg/dl veya üzerinde olması,

– 75 gr glukoz içilerek yapılan şeker yükleme testinde (OGTT) 2. saat plazma glukoz düzeyinin 200 mg/dl veya üzerinde olması.

Branş Doktorlarımız

E-Hizmetler